Duygu Uludaşdemir

Nerede bir can ölse oralı olur yüreğim!

Duygu Uludaşdemir

Bolu Kartalkaya’da yaşanan yangın faciası hepimizi derin bir üzüntüye boğdu. 76 canın yitirildiği bu trajedide, konuşulması gereken pek çok konu varken odaklanılan noktalar ne yazık ki yine aynı: ödenen otel ücretleri ve siyasetin dar koridorları. Bu durum, toplumsal duyarsızlığımızı ve insani değerlerimizin nasıl zedelendiğini açıkça gözler önüne seriyor.
Peki, Biz Ne Zaman Bu Kadar İnsanlığımızdan Uzaklaştık?
Her felakette benzer gerçeklerle yüzleşiyoruz. Sel olur, altyapının yetersizliği gündeme gelir. Deprem olur, olmayan kolonları konuşuruz. Maden patlar, yaşam odalarının eksikliği ortaya çıkar. Şimdi ise otel yanıyor ve yangın merdivenlerinin, alarm sistemlerinin eksikliğinden bahsediyoruz. Bu ihmaller zinciri, yalnızca tesadüflerle açıklanamayacak kadar sistematik bir problem hâline geldi. Sonrada çıkıp ecel diyoruz… 
Sorumlusu Kimler?
76 kişi hayatını kaybetmişken, ortada bir istifa yok. Kimse sorumluluğu üzerine almıyor. Hala siyasi partilerin çekişmelerini dinliyoruz. Peki, bunu biz neden kabullenelim? Bu felaketler, önlemleri almak için gereken cesaret ve iradeden yoksun yöneticilerin gölgesinde yaşanıyor. Denetim yok, planlama yok, bir felakete hazırlıklı olmak gibi bir kaygı yok. Sorumluluktan kaçan bir sistemin içinde, en iyi bilinen şey yayın yasağı… 
Duyarsızlığın Derin Karanlığı
Facianın yaşandığı otelin hemen yanı başında kayak yapan insanları izlemek, bu ülkenin bir kesiminin felaketlere nasıl duyarsızlaştığını açıkça ortaya koyuyor. Can pazarı yaşanan bir alanın yakınında eğlenceye devam edebilmek, toplumsal bağlarımızın ne kadar koptuğunu göstermiyor mu? Acıyı hissedemeyen, empati yoksunluğuyla hareket eden bir toplumun geleceği ne olabilir? Ne diyorduk ona mecazen? Mahalle yanarken saç tarayanlar mı diyorduk… 
Önlem ve Vicdan
Yangın alarmı olmayan bir otel nasıl işletmeye açık kalabilir? İlk müdahalenin 45 dakika gecikmesi, koordinasyonsuzluk ve eğitim eksikliğinin bir sonucu değil midir? Tüm bu ihmaller, aslında birer korku filmi senaryosu gibi ama ne yazık ki gerçek. Her olayda olduğu gibi, bu facia da unutturulmaya çalışılacak. Ancak bizler, bu olayların arkasında yatan sistematik ihmalleri sorgulamaya devam etmek zorundayız.
İnsanlık Nerede?
Kartalkaya’daki yangın faciası, yalnızca fiziksel eksikliklerin değil, toplumsal ve insani değerlerimizin de eksikliğini ortaya koydu. Yitirilen 76 can için üzülen bir toplum yerine, siyaseti konuşan bir toplum hâline gelmek, bir kırılma noktasıdır.
Ye kürküm ye mantığından çıkıp kimse işini layıkıyla yapmıyor. Önlemlerin alınmadığı, denetimlerin yapılmadığı, vicdanların sustuğu bir ülkede yaşamak ne kadar kolay olabilir? Her felaketten ders almak yerine, her seferinde unutarak yolumuza devam edemeyiz.
Son sözü üstad söylesin. Ne diyordu Ahmet Arif: Duvarları boyadık ama çatlakların yeri hala aklımda 
Nerde bir can ölse  
Oralı olur yüreğim 
Olmalı zaten olmazsa, İnsan olmaz yüreğim.

Yazarın Diğer Yazıları