Ali Çeliker

HAC MEVSİMİ…

Ali Çeliker

Hac suresi başlangıçta, kıyametten, inkarcıların ve münafıkların acı sonlarından, yaratılıştan bahsettikten sonra;

27. Ayetinde; ‘’İnsanları Hacca çağır; yürüyerek veya binekler üstünde uzaklardan sana gelsinler.’’

28. Ayetinde; ‘’Ta ki kendilerinden bir takım menfaatlere şahid olsunlar; Allahın kendilerine rızık olarak verdiği

hayvanları belli günlerde kurban ederek O’nun adını ansınlar. Siz de onlardan yiyin, yoksulu , fakiri de doyurun.’’

29. Ayetinde ;’’ Sonra kirlerini giderip temizlensinler. Adaklarını yerine getirsinler, Kabeyi tavaf etsinler.’’

Denilmektedir.

Surenin tamamını bir bütün olarak ele alındığında; Rahman kullarından samimiyet, düristlik, yardımlaşma, gönül

temizliği istemektedir. Öyle ise Hacca gidecek ya da gitmeyecek tüm insanlar özellikle de Müslümanlar, bu vasıfları

üzerlerinde taşımak için gayret göstermelidir. Hacca, yani Rahman’ın evine, Resulullahın huzuruna giden gerçekten samimi

olan hacı adaylarının bu hususlara daha fazla dikkat etmeleri gerekmez mi? Hacı adayları samimiyetlerini göstermeleri için

temizlik hazırlığına, daha gitmeden burada başlaması daha inandırıcı olmaz mı? Bir borç isteyene‘’ödeyeceğim’’ demesi

üzerine borç verilmez. Borçlunun Hal ve hareketleri ile samimiyetini alacaklı görürse, ancak o durumda borç verir!

Demem o ki, hacı adayları; daha yola çıkmadan samiyetlerini göstermek adına, önce yakın akrabalarından

başlamak üzere ziyaretlerini yapmalı, helallik istemeli, samimi güleryüzünü göstermeli! Komşuluk haklarına azami gayreti

göstermelidir. Peygamber efendimiz ne diyor; Komşu komşunun mirasçısı gibidir.. ) Öncelikle güler yüzünü, yardımını,

samimiyetini yakınlarına göstereceksin, oradan başlayarak dışarı doğru yöneleceksin. Yani; önce aile içi, sonra yakın

akrabalar, sonra uzak akrabalar sonra eş dost çevre, sonra çemberi geniş tutarak ulaşabileceğin yere ulaşacaksın! Ama

göstermelik değil, candan gelen bir samimiyetle…

Bu anlamda, geçen günlerde kardeşim İntegral Turizm sahibi İbrahim Çeliker Hac Umre Organizasyonları yapması

nedeni ile; kendi kafilesi içerisinde yer alan Hacı adaylarına yönelik, kendi bağında tertip ettiği tanışma, kaynaşma

,helalleşme, riayet edilmesi gereken hususlara yönelik, uzman Emekli Müftü ve Müftü Yardımcısı önderliğinde bir toplantı

tertip etmiş, hasbelkader ben de toplantıya icabet ettim. Toplantıya Şanlıurfa’dan katılan misafirlerin ortaya koyduğu Def

eşliğindeki ilahiler ayrı bir lezzet katmış, hacı adayları daha burada iken kutsal toprakların manevi duygusunu yaşadıkları

gözyaşlarından belli idi.

Biraz egoistçe belirteceğim ki, Orada gördüğüm ve gurur duyduğum kardeşimin duygu durum ve davranışları idi.

Orada gördüm ki, Organizasyon sahibi İbrahim Çeliker; kendisinin kimse ile küs olmadığı ancak, çeşitli nedenlerle kendisi

ile kıskanç vb sebeple de olsa gönül kırgınlığı olduğunu veya olabileceğini düşündüğü kişileri; öncelikle yakın akrabalardan

başlayarak listesini yapmış ve tek tek arayarak, kaynaşma ve helalleşme toplantısına davetmiş. Bana söylediği; ‘’abi

helalleşme olmadan, kırılan kalpler onarılmadan Allahın huzuruna çıkılır mı? Resullahın huzuruna vardığında ne

diyeceksin? Kendi köyümden, hatta akrabalarımdan beni tercih etmeyip başka organizasyonu tercih edenler var! Ben

onlara hiç kırgın değilim, çünki; rızkı veren Allahtır, kullar vesiledir ve bu kısmet işidir. Bu kısmete vesile olmak veya

olmamak vardır, Akrabasına, komşusuna vesile olamayanların Allah huzurundaki mahcubiyetlerine üzülüyorum, Allah Ey

Kulum dediğindeki mahcubiyetlerine üzülüyorum’’ Anlamında sözler söylemesi beni ziyadesi ile gururlandırmıştır.

Bunun üzerine bir kıssayı aktarmak isterim; Günün birinde bir genç, yolda yürürken bir kese altın bulur, genç

altının sahibini uzun aramalardan sonra bulur ve sahibine verir. Altının sabihi de gence; evlat çok yorulmuşsun, Allah

senden razı olsun der ve kesenin içinden 10 adet altını gence bahşiş olarak verir. Belir bir zamandan sonra, genç tanıştığı

bir kızla evlenir. Eşi der ki; ‘’bey babamın bana bir kese altun çeyizi var, al bunları bozdur, borçlarımızı ödeyelim der. Genç

altınları sayar 90 adettir. Hanımına, baban bunu 90 yapana kadar 100 yapamazmıydı diye latife eder. Hanımı da; ‘’bey

orada 100 altun vardı, ancak babam onu kaybetmiş, birisi bulmuş getirmiş. 10 altını ona bahşiş olarak vermiş’’ der. Yani o

Bir kese içindeki 100 altın o gencin hakkıdır. Sabrettiği için helal yoldan elde etti, sabretmeseydi haram yoldan edecekti!

Gelin Allahın huzuruna giderken; gönüller yapalım, gönüller alalım, şen olalım, yani insan olalım. Yunus’un ne

demişti; ‘’Bir gönül kırmış isen ol kıldığın namaz değil, Namaz kılmaktan maksat o gönüle girmektir. Ey hoca istersen var

bin hacca, hepsinden iyisi bir gönüle girmektir. Yoksa 72 millet elin yüzün yumaz deği! ‘’ Kulağımıza küpe edelim, Yunus

gibi olmaya çalışalım...

Allah tüm hacıların haclarını ve ibadetini kabul etsin, Yolunuz açık olsun… Saygı ile..

Yazarın Diğer Yazıları