DOLAR 32,5969 0.37%
EURO 34,8509 0.33%
ALTIN 2.498,240,57
BITCOIN %
Kayseri
22°

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

X

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN 10. YILI

Erdoğan’ın bir gece yarısı kararnamesi ile hukuksuzca fesih kararı aldığı İstanbul Sözleşmesi’nin 10. yıl dönümü nedeniyle bir araya geldik. Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan İstanbul Sözleşmesi; kendi alanında yazılan en kapsamlı ve bağlayıcı uluslararası sözleşme olması nedeniyle, sadece Avrupa’da değil dünya genelinde “altın standart” olarak kabul edilmektedir.

ABONE OL
Eylül 24, 2022 22:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL

CUMHURİYET HALK PARTİSİ KADIN KOLLARI GENEL BAŞKANI AYLİN
NAZLIAKA’NIN

Bugün Avrupa Konseyi, İstanbul Sözleşmesi’nin 10. Yılı münasebetiyle
uluslararası bir toplantı düzenledi, ancak Türkiye bu toplantıya davet edilmedi.
Oysaki 10 yıl önce ona bu camiada itibar kazandıran ve ilk imzacısı olduğu için
kendi şehrinin adıyla ile anılan Sözleşme için düzenlenen toplantıya, Türkiye ev
sahipliği yapılabilirdi. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış kararı sadece kadınların
can güvenliğini tehlikeye atmakla ve toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine
ket vurmakla kalmamış, dış politikada ülkemize “yumuşak güç” kazandıran bir
iddiadan da vazgeçilmiştir.
Hem 10 yıl önce bugün Sözleşme imzalandığında, hem de Meclis’ten oy
birliğiyle geçtiği 1 Ağustos 2014 tarihinde milletvekiliydim. Bu nedenle iktidar
partisinin temsilcilerinin Sözleşme’ye dair övgü dolu konuşmalarını dün gibi
hatırlıyorum; “tarihi gurur” demişti Erdoğan…
Peki, ne oldu da o gurur kaynağı Sözleşme, bugün tu kaka oldu? Hangi siyasi
hesap, kadınların hayatından daha değerli hale geldi? İktidar, hangi cemaatler

ve tarikatlar nedeniyle kadınları karşısına almayı göze aldı? Önceden İstanbul
Sözleşmesi’ne sahip çıkan, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığını
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan'ın
yaptığı Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) neden yön değiştirdi? KADEM
üyesi olan yeni Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, bu yön
değişikliğinin bir ödülü olarak mı atandı? AKP Konya Milletvekili Ahmet
Sorgun’un “Kadına şiddet hastalığına karşı ilaç” benzetmesi yaptığı
İstanbul Sözleşmesi, neden daha sonra zehir gibi gösterilmeye çalışıldı?

Değerli Basın Mensupları,

AKP Hükümeti, yandaş medyayı da kullanarak İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin bir
karalama kampanyası başlattı. “Uygulanmasa da olur” , “6284 sayılı yasa varken
İstanbul Sözleşmesi’ne gerek yok”, “Biz bu sözleşmenin yerli ve millisini
yazacağız, adı da Ankara Sözleşmesi olacak” gibi masallar anlatıyor. Şunun
farkında değiller; “feshedilen Sözleşme değil, yaşam hakkımızdır”. Üstelik bir de
İstanbul Sözleşmesi karşıtları, daha yüksek sesle ‘Sırada 6284 var, hatta Medeni
Kanun var’ demeye başladı.

Her gün bir kız kardeşimiz yakınındaki bir erkek ya da hiç tanımadığı bir kişi
tarafından canice öldürülürken can simidimiz olan İstanbul Sözleşmesi’nden
vazgeçmiyoruz. Vazgeçmeyeceğiz! Tam tersine sözleşmeye daha da sıkı
sarılacağız.
Bugün, sözleşmenin 10. Yıl dönümünde, dünyadaki bütün kadınlarla sosyal
medya üzerinden dayanışma içinde olacağız. Pandemi kısıtlamaları nedeniyle
sokaklarda olamasak da, duygu ve düşüncelerimizi ortaklaştırdık ve İstanbul
Sözleşmesi’ne sahip çıkmaya odaklandık.

Sözleşme uygulansaydı;
Kadın katilleri, sırf kravat taktı, efendi durdu diye aldıkları indirimlerle kolayca
tahliye edilmeyecekti.
Çocuk istismarı ve ‘saygınlık indirimi’ sözcükleri mahkeme kararlarında yan yana
gelemeyecekti. 
Kız çocuklarının erken yaşta, zorla evlendirilmesi mümkün olamayacaktı.
Eskişehir’de 23 kez şikâyette bulunduğu eski eşi tarafından öldürülen Ayşe Tuba
Arslan, aramızda olacaktı.
Samsun'da yaşayan 2 çocuk annesi Ayşe Cenikli, evden uzaklaştırma kararı
bulunan kocası tarafından öldürülmeyecekti.
Kırıkkale’de çocuğunun gözü önünde “ölmek istemiyorum” derken katledilen
Emine Bulut, hayattan koparılmayacaktı.
Muğla’da öldürülen Zeynep Şenpınar, şikâyetini geri çekmesine rağmen
soruşturma dosyası kapatılmayacak ve 25 yaşındaki Zeynep, bugün aramızda
olacaktı.
İstanbul’da yaşayan 3 çocuk annesi 39 yaşındaki Arzu Koca, Tokat’ta yaşayan 28
yaşındaki Alev Yıldırım, İstanbul’da yaşayan Gül Gülsüm ve daha nice kız
kardeşlerimiz, koruma altına alınacak ve uzaklaştırma kararlarına rağmen
katledilmeyecekti.
300’ü aşkın kadın derneğinin üye olduğu EŞİK Platformu’nun yaptığı açıklamaya
göre, Sözleşme yürürlüğe girdiği 1 Ağustos 2014’den bu yana uygulansaydı, en
az 2 bin 336 kadın bugün yaşıyor olacaktı. 2 bin 336 candan, hayattan
bahsediyoruz!

En az 10 karakter gerekli

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.