Kayseri’de el sanatları uzmanı Yasin Gökoğuz 38 Data Tv mikrofonuna konuştu. Kayseri’de sanatın değer görmediğini ifade eden Gökoğuz verdiği röportajda yaptığı eserleri anlattı.
“Yasin Gökoğuz, Adanalıyım, Kayseri’de yaşıyorum. 30-40 yıl oldu, sanata çok merak sardığım için bir uhde oldu; bırakamadım sanatı. Sanat sürekli gelişen bir şey olduğu için, bir de sevdiğimiz için bırakamadığımız bir olay. Yani küçük yaşlarda resim yapardım, insan portresi yapar, çizerdim. Hatta annem “Defterlerin hiç bir tarafında boş yer kalmaz, her tarafa resim yapar” falan derlerdi. Bayağı bir elime geçti, eski dosyaların üstüne yaptığım resimler yani. O zamandan bu zamana geldiğim nokta bu.
Normalde elektrikçiyim, yaklaşık 3 yıldır elektrik işleri yapmıyorum. Bir Milliyetin okulunda özel güvenlik olarak çalışıyorum. Sanatı meslek olarak yapmak istediğim bir şey, fakat sanat artık bir noktadan sonra maddi olarak doyum vermediği için artık hobi olarak kaldı. Ve hobi olarak kaldığı için sizi geliştiriyor; sürekli bir şey yapmak istiyorsunuz, sürekli bir şeyler üretmek istiyorsunuz. Yolda gördüğünüz bir şeyden acaba ondan bu olur mu, şundan bu olur mu, veya bir ağaç görseniz, kuru bir ağaç “Şundan çok güzel efekt olur” gibi şeyler düşünüyorsunuz; sürekli kafanız bu yönden meşgul.
Hani yaptığınız meslek, para vererek yaptığınız meslek bir kenarda duruyor. Bu işten para kazanmasanız bile sürekli bu yoğunluk var. Ama inşallah sanatta gün gelecek, hak ettiğini bulacak. Çünkü birçok bu işlerde uğraşan arkadaşlarım artık bu işlerle uğraşmıyor; herkesin bir geçim derdi olduğu için daha çok para kazanılacak işlere yöneliyorlar. Böyle böyle sanat can çekişiyor diye bilirim. Yani destekten ziyade bazen köstek derler ya, “Bu işleri bırak, ne işe yarıyor, boşuna para harcıyorsun. Kazanamadığın şeye neden boş yere para harcıyorsun?” diyenler oluyor. Ama atladıkları şey şu: bir noktadan sonra para ikinci planda kalıyor bu işlerle uğraşanlar için. Çünkü hayatta gerçekleştiremediğiniz şeyleri bunlarla gerçekleştiriyorsunuz. Daha önce söylemiştim; sanat hayatın kopyasıdır. Biz hayat kopyalıyoruz veya olmak istediğimiz, yapmak istediğimiz hayatı bunlarla yapıyoruz. Mesela şair, şiirle anlatır; ressam, resmiyle anlatır. Yani birçok şeyle anlatıyoruz. Tabi uyumadığı zamanlar oluyor; bazen 3-4 kadar uğraştığımız oluyor. Çünkü onun bittiğini görmemiz lazım. Uyusak bile, yatağa başımızı koysak bile o ürün yarım kaldığı için, o ürün aklımızda kaldığı için ürünü bitirmeden uyumuyoruz. Yani o ürünü belli bir aşamaya getirmeden yapmıyoruz. Zaten en büyük nokta o. Psikolojik olarak çok büyük bir faydası var. Çünkü şöyle bir şey var; psikolojik rahatsızlığın en büyük nedenlerinden biri düşünce. Bu, sizi düşündürmüyor. Yani özel sorununuz, yani özel rahatsızlığınız varsa düşünmüyorsunuz; elinizdeki ürüne odaklanıyorsunuz. Bu da psikolojik olarak sizi rahatlatıyor; yani hayatınızdaki sıkıntılardan, derdinizden bir nebze de olsa uzaklaşıyorsunuz.
Kayseri’de sanatçılar sokağı diye bir yer vardı, hala da var. 2 yıl orada stant açtım. Ondan sonra orada 2 yıl stant açtıktan sonra baktım, istediğim şey göremeyince gitmedim. Daha sonra Hürriyet’te küçük bir yer tuttum; orada ilk baştan malzemelerimi depo olarak kullandım. Daha sonra orada da ister istemez bir şeyini yapamayıp kira ödemesini yapamayınca orayı da kapattım. Şimdi evimin altında küçük bir yerim var, orada elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Kayseri bir yönden kültür sanat şehri ama kültür sanata çok kıymet verilmiyor. Yani biz çok uğraştık, çok mücadele verdik; bize sözler verildi. Sanatsal sokağında özellikle bizim yerimizin iyi olmadığını, daha iyi insanların bizi göreceğine taşımaları gerektiğini belirttik ama bizi kimse taşımadı; yerimizi değiştirmedi. Tamam dedim, öyle kaldı.
Tabi ki Kaymek kurslarında bulundum ama sizin içinizde cevher yoksa, kurs çok fazla bir şey yapmıyor. Ben eksteri ürünlerimi kendim geliştirdim; yani kendi kendime büyüdüm diyebilirim. Bir ürünü yaparken, örnek veriyorum, bu ürünü yaparken tamamen kendi tasarımımda devam ettim, doğaçlama çalıştım. İşte doğayı çok kullandım; yoksa Kaymek kurslarına gittim, ustalık belgesini de aldım. Yani sağ olsun belediyemiz bazı konularda destek oluyor ama bu sefer de satış alanında sıkıntı çekmeye başladık. Tabi Kale’de bulunduğum dönemlerde talep edenler oldu; “Kurs verir misiniz?” dediler. O zaman da daha henüz belgelerimi tamamlamadığım için, ilerlediğimiz zamanlarda dedim ama şu an için özel kreşlerde, özel okullarda bu alana dönüşüm, atık malzemeler nasıl değerlendirilebilir açısından bir kurs düşünüyorum. Bununla ilgili görüşlerim devam ediyor.
Sosyal medyayı çok aktif kullanamıyorum; maalesef çünkü işim gereği anca işte akşamları ve hafta sonları bu işte uğraştığım için, onu da ürün yapmakla uğraştığım için sosyal medyaya ayda ufak yaptığım ürünleri paylaşıyorum. Çok da fazla kullanıyorum denilemez. Zaten şöyle de bir durum var; bizim yaptığımız ürünlerin ekseri gurbet sezonu dediğimiz 2 aylık bir sezonumuz var. O zaman satabilirsek satıyoruz. Onun dışında, bizim normal yerde halkımızın öncelikleri olduğu için, satan 2. plana, 3. plana veya birçoğunun kategorisine bile girmiyor. Ondan dolayı da biraz mağduruz.
Talas’da maharetli eller var; bazen orada ürün satarız. Tabi bu alanda belediyemizden pek çok katkı bekliyoruz çünkü sanatkarların sanatlarını sergileyebileceği güzel yerlerin olmasını istiyoruz.
Kayseri’de ben şunu düşünüyorum; biz bazen canlı resim potresi çizeriz arkadaşlarımla beraber. Zabıta bize gelir, “Ürünlerinizi buradan kaldırın, burada satış yapamazsınız” der. Ben de diyorum ki, “Benim ürünüm bir kalem, bir kağıt; resim yapıyorum. Eğer bunu yapabilen insanlar varsa gelsinler, yapsınlar.” Yani herkesin yapabileceği şeyler değil. Onun için bu el sanatlarını satabileceğimiz, sadece el sanatları; hazır üründen bahsetmiyorum. İnsanlar, kendi yaptığı ürünleri satabilecekleri yer mutlaka Kayseri içerisinde olması gerekiyor. Yani olmazsa olmazı arasına girebilir çünkü sanat şehrindeyiz. Daha önce de bahsetmiştim; bu gün Mimarsinan Kayserili, bizim hemşerimiz diyebilirim. Orada Ağrı’na gittiğimizde, oraların duvarlarında replika tablolar var. Ben her gittiğimde içim acır. Yani derim ki, “Kayserimizde bu kadar çok el sanat ustası varken neden duvarlarımızda sahte tablolar var?” Bana teklif gelse deseler ki, “Bana işte yaptığın tablodan hediye eder misin?” Ben tabi seve seve hediye ederim. Çünkü sonuçta Mimarsinan’da yaşatmaya çalışıyoruz. Yani oradan gelen misafirlere, “Bu tabloda gerçekmiş” demeleri gerekiyor ama işte orada boş tablo var, diye konuştu”
YEREL HABERLER
6 saat önceGÜNDEM
1 gün öncePOLİTİKA
1 gün öncePOLİTİKA
1 gün öncePOLİTİKA
1 gün önceEKONOMİ
1 gün önceEKONOMİ
1 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.