'Basın Çalışanlarının Haklarının İyileştirilmesi Çalıştayı'
İletişim Başkanı Prof.Dr.
İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun:
“İletişim Başkanlığı, medya çalışanlarının haklarının iyileştirilmesi noktasında, tüm kurum ve kuruluşlarla oturduğunuz her masada yanınızda yer alacaktır. Bundan en ufak bir kuşkunuz olmasın. Zira nasıl zor şartlar altında çalıştığınızı en iyi bizler biliyoruz.”
“Milli bilincin en damıtılmış, en saf halini o gün, 15 Temmuz 2016 gecesinde gördük. 15 Temmuz bu ülkenin vatan, bu halkın kalbi iman dolu bir millet olduğunu bir kez daha yedi düvele ilan ettiği gündür.”
“Bu milletin hiçbir ferdi, bu devletin hiçbir parçası FETÖ ile mücadele konusunda en küçük bir yumuşamaya, rehavete ya da kuşkuya kapılmaz, kapılamaz.”
“Nedamet getiren hiçbir darbeci olmadığı gibi, alçak teröristleri affedecek bir devletimiz de yok”
“Türkiye
’
nin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın, kü
resel alg
ı ve dezenformasyon merkezlerini rahatsız etmesinin yegâne nedeni yürüttüğü hakikat mücadelesidir”
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, medya mensuplarının görevleri sırasında karşılaştıkları sorunların tespit edilmesi, çözüm önerileri getirilmesi ve sektör çalışanlarının haklarının iyileştirilmesine yönelik bir çalıştay düzenledi.
“Basın Çalışanlarının Haklarının İyileştirilmesi Çalıştayı”
gazeteden televizyona, radyodan internete sektörün birçok mecrasından isimleri bir araya getirdi.
Video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen çalıştayda, muhabirden kameramana, foto muhabirinden genel yayın yönetmenine, sektör derneklerinden sendikalara, sosyal güvenlik uzmanlarından ilgili kamu kurumlarının temsilcilerine ve akademisyenlere kadar geniş bir yelpazede katılımcılar, basın mensuplarının haklarının iyileştirilmesine ve sorunlarının çözümüne yönelik önerileri masaya yatırdı.
İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun,
çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, medya
ç
alışanlarının yaşadıkları sorunlara çözüm önerileri getirilmesini ve haklarının iyileştirilmesini ele almak üzere bir araya geldiklerini ifade eti.
Bu toplantının 15 Temmuz destanının 4. yılının anıldığı bir dönemde gerçekleştirilmesinin ayrı bir anlamı olduğuna işaret eden Altun, “Bu vesileyle şehitlerimize Allah
’
tan rahmet ve gazilerimize mutlu, huzurlu bir ömür temennisinde bulunuyorum.
O g
ün şehit düşen, gazi olan basın mensuplarımızı da buradan saygı ve minnetle anıyorum.” dedi.
“15 Temmuz destanı, mücadelelerimizin hülasasıydı”
15 Temmuz darbe ve işgal girişimine karşı milletin zaferinin üzerinden
ç
ok uzun bir zaman ge
ç
memesine rağmen bu tarihi olayı, bu büyük hadiseyi idrak etme hususunda
ç
ok önemli bir mesafe kat edildiğini belirten Altun, şunları kaydetti:
“
Zira o g
ün verdiğimiz destansı mücadele, bundan ö
nce ba
ğımsızlığımıza, istiklalimize, birliğimize ve dirliğimize yapılan saldırılar karşısında ortaya koyduğumuz mücadelelerin adeta hülasası niteliğindeydi. Milli bilincin en damıtılmış, en saf halini o gün, 15 Temmuz 2016 gecesinde gördük. Şunu
ç
ok iyi biliyoruz ki Türkiye demokrasi tarihi milletimizin, vesayet
ç
ilere karşı verdiği mücadelenin tarihidir. Bu mücadelenin tek bir nedeni vardı esasında. Millet, sadece kendi iradesi ile yönetilen bir Türkiye tahayyül etti. Dolayısıyla bu millet; 27 Mayıs
’
tan 12 Mart
’
a, 12 Eylül
’
den 28 Şubat
’
a, 27 Nisan
’
dan 15 Temmuz
’
a kadar hep bağımsızlık ve demokrasi i
ç
in mücadele etti. Millet ile vesayet
ç
iler arasındaki bu mücadele 15 Temmuz
’
da bambaşka bir boyut kazandı. Milletimiz, lideriyle birlikte ülkemizi çıplak elleriyle al
ç
ak bir işgal girişiminden kurtardı.
Meclis
imizi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesini, kendi kurumlarını kurtaran bu millet, dünyaya
ç
ok açık bir mesaj verdi:
“
Bu ülkeyi benim dışımda kimse yönetemez, buna izin vermem” dedi. Milli İ
rade bunu söyledi.
Say
ın Cumhurbaşkanımızın o gece
'
Milletin gücünün üstünde bir güç tanımadım ben bugüne kadar’ söylemi siyasi tarihimizin bu anlamda özetidir. Bu söz, Merhum
Menderes
’
in
“
Yeter söz milletindir” ilkesinin açık
ç
a bir devamıdır.”
“Nedamet getiren hiçbir darbeci olmadığı gibi, alçak teröristleri affedecek bir devletimiz de yok”
Fahrettin Altun, bu noktada Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)
ile m
ücadelede kararlı duruşun her ge
ç
en gün daha da güçlendiğ
ini vurgulayarak,
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Örgütün çözülmesi, yeni hücrelerin ortaya çıkması, örgüte dair kripto bilgilerin ele ge
ç
irilmesiyle birlikte devletin kurumlarında örgüte karşı çok önemli kazanımlar elde edilmiştir. Milletimizin de hassasiyetiyle birlikte bu örgü
t her ge
ç
en gün daha büyük kayıplar yaşayacak ve sonu
ç
ta tarihin en kirli sayfalarında yerini almak üzere tamamen yok olacaktır.
Hep s
öylediğimiz gibi onları dünyanın neresinde olursa olsun kıskıvrak yakalayacak ve adalete teslim edeceğiz. FETÖ ile millet adına görülecek hesabımız var. Devletimizin ve kurumların FETÖ’ye karşı mücadelede en ufak bir zafiyet i
ç
erisinde olduğu yanılgısına kapılmak sadece örgütün işine yarayacak bir dezenformasyondan ibarettir.
Say
ın Cumhurbaşkanımızı
n can
ına kast etmeye, milletin iradesini yok etmeye, Meclis
’
ini ortadan kaldırmaya ve milletin ordusunu millete karşı kışkırtmaya
ç
alışan al
ç
ak ve sinsi bir terör örgütüne karşı, ne devlet katında ne de millet nezdinde en ufak bir acıma ya da müsamahaya yer yoktur ve olamaz. Bu milletin hi
ç
bir ferdi, bu devletin hi
ç
bir par
ç
ası FETÖ
ile m
ücadele konusunda en küçük bir yumuşamaya, rehavete ya da kuşkuya kapılmaz. Kapılamaz. Bunu bekleyenler daha
ç
ok bekleyecekler! Örgütü en ufak par
ç
asına kadar yok etmeden hi
ç
birimize rahat yüzü yoktur. Yeri gelmişken şunu da belirtmeliyim. Nedamet getiren hi
ç
bir darbeci olmadığı gibi, al
ç
ak ter
öristleri affedecek bir devletimiz de yoktur. Kimse boş hayaller i
ç
erisine girmesin! Kimse milletimizin bilincini, vicdanını, ferasetini yok saymaya kalkmasın! En son yok saydıklarında işgali ve darbeyi elleriyle, bedenleriyle durduran milyonlarla karşılaştıklarını kendilerine hatırlatırım. Ve tabi kimse devletin gücünü, hafızasını, mücadele azmini, kararlılığını, iradesini, kurumlar arasındaki eş güdümünü test etmeye kalkması
n!
FET
Ö, PKK/YPG, DEAŞ
ve di
ğ
er ter
ör örgütleriyle gerek yurt i
ç
inde gerekse de sınır ötesinde nasıl mücadele ettiğimizi kimse görmezden gelemez. Sadece onlarla değil, onları yöneten, yönlendiren kü
resel g
üç merkezlerine karşı dimdik bir şekilde nasıl mücadele ettiğimizi unutmasınlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle artık kuklalarla değil, kuklacılarla mücadele ettiğimizi iyi bilsinler! 15 Temmuz, Milletin Zaferidir. 15 Temmuz bu ülkenin vatan, bu halkın kalbi iman dolu bir millet olduğunu bir kez daha yedi düvele ilan ettiği gündür.”
“15 Temmuz ruhunu geleceğe taşıyacağız”
Prof. Dr. Altun, İletişim Başkanlığı olarak 15 Temmuz
’
un tarihsel ve toplumsal önemini, al
ç
ak FETÖ’nün ger
ç
ek yüzünü ortaya koymayı en önemli vazifelerinden biri addettiklerini söyledi.
Bu amaçla son 2 yıldır hem yurt i
ç
inde hem de yurtdışında tüm 15 Temmuz etkinliklerinin koordinasyonunu sağlamaya
ç
alıştıklarını anlatan Altun, “
Say
ın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızın, üniversitelerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımızın 15 Temmuz etkinliklerini eşgüdüm ve koordinasyon i
ç
erisinde yürütmelerine yardımcı oluyoruz. Her ge
ç
en yıl 15 Temmuz ruhunu daha güçlü
hat
ırlamak ve geleceğe taşımak i
ç
in daha büyük bir gayret i
ç
erisinde olacağız. Büyük bir memnuniyetle şunu söyleyebilirim ki gerek yurt i
ç
inde gerekse de yurtdışında tüm kamu, sivil toplum ve üniversitelerimizin 15 Temmuz
’
a y
önelik hassasiyetlerinde hem nitelik hem de nicelik yönünden artan bir ilgi var. Bu, gelecek açısından bizlere umut veren bir durum. Zira 2019 yılında
'
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kapsamında yurt i
ç
inde ve yurt dışında yaklaşık 1.500 olan etkinlik sayısı bu yı
l 3.000
’
e ulaştı. Bununla birlikte, İletişim Başkanlığı olarak 15 Temmuz etkinliklerini sadece koordine etmedik, aynı zamanda bir
ç
ok
ç
alışma ve projeyi de bizzat yürüttük. Tüm
ç
abam
ız, tüm heyecanımız 15 Temmuz
’
u gerek dünyaya gerekse gelecek nesillere hakkıyla anlatabilmektir. Bunun i
ç
in her ge
ç
en gün daha
ç
ok
ç
alışacağız daha
ç
ok üretmeye devam edeceğiz
.” değerlendirmesinde bulundu.
"Misyonumuz
Türkiye’nin gür sesi olmak”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin
“
Büyük ve Güçlü Türkiye” hedefine giden yolda tarihi bir adı
m ve
demokrasi adına yeni bir kazanım olarak hayata ge
ç
tiğini belirten Altun, bu süre
ç
te ihdas edilen İletişim Başkanlığı’nın Cumhurbaşkanı Edoğan’ın
ç
er
ç
evesini
ç
izdiği üzere, Türkiye markasını güçlendirmek i
ç
in devlet ve millet arasındaki iletişimi daha sağlıklı bir hale getirmek, basın sektörüne kamu adına katkıda bulunmak, devletin kurumsal kimliğini ve kurumlar arasındaki söylem birliğini tesis etmek i
ç
in yola çıktığını ifade etti.
Altun, İletişim Başkanlığının ayrıca Türkiye
’
ye yönelik haksız ithamlara, kara propaganda kampanyalarına ve enformasyon savaşlarına karşı da haklı ve güçlü Türkiye’nin gür sesi olmak gibi misyonu da yüklendiğini dile getirdi.
“Bu ama
ç
ları yerine getirebilmek i
ç
in bir yandan günlük krizler, sorunlar ve gelişmelerle ile yüzleşirken, diğer yandan kısa, orta ve uzun vadeli stratejik iletişim faaliyetleriyle milletimizin sesini devletimize, devletimizin sesini milletimize ve tüm dünyaya duyurmaya çalışıyoruz.” diyen Altun, “Bu süreçte hiç kuşkusuz hükümetimiz adına eşgüdümlerinden sorumlu olduğumuz Türkiye Radyo ve Televizyonu, Anadolu Ajansı ve Basın İlan Kurumu gibi köklü kurumlarımızın katkılarından önemli oranda besleniyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Uğrunda mücadele ettiğimiz şey hakikatten başka bir şey değil”
“Basın Çalışanlarının Haklarının İyileştirilmesi Çalıştayı” ile birlikte basın sektörünün ve değerli
ç
alışanlarının
her t
ürlü sorununun çözümü yolunda yapabilecekleri birlikte değerlendireceklerini belirten Altun, “İletişim Başkanlığı’nın, sorunlarınızın çözümü manasında sizlerin tarafında olduğunu özellikle belirtmek isterim.” dedi.
İletişim Başkanı Altun, şunları kaydetti:
“Bir
ç
ok açıdan meşakkatli bir
ç
ağda yaşadığımızın hepimiz farkı
nday
ız. Nasıl adlandırırsanız adlandırın, hakikatin, doğrunun ya da ger
ç
eğin yerini; algını
n, manip
ülatif bilginin, sahteciliğin, yalanın ya da sık
ç
a duyduğumuz İngilizce tabirle fake-news
’
in aldığı,
ç
elişkilerle dolu bir zaman dilimini tecrübe ediyoruz. Tarihte aklın, rasyonelliğ
in, do
ğruluğun kutsallaştırıldığı ya da etik ve ahlaki çöküntünün derinleştiği dönemler olmuştur. Ancak bugün teknolojinin hızlı dönüşümü ve gelişimiyle birlikte adeta kontrol edilemez, i
ç
inden çıkılamaz eşsiz bir hakikat-ötesi dönemi yaşıyoruz.
Her g
ün hepimiz yalan haberlere, algı operasyonlarına,
ç
arpıtmalara, verisiz analizlere karşı mücadele ediyor ve tüm enerjimizi ger
ç
eği anlatmak i
ç
in kullanıyoruz. Bu sorun, sanılanın aksine sadece devlet kurumlarının ya da hükümetin bir sorunu değil. Bu sorun, sadece Türkiye
’
nin sorunu da değil. Bu sorun, bugün ABD, Avrupa Birliği ülkeleri ve Rusya başta olmak üzere birçok ülkenin, hatta geniş insanlık ailesinin ortak sorunu halini almış durumda. Dolayısıyla, uğrunda mücadele ettiğimiz şey
“
HAKİ
KAT
”ten başka bir şey değil. Dünyanın bir
ç
ok yerinde hakikat savunucuları, hakikat düşmanlarına karşı yoğun bir emek vermek zorundadır.
Türkiye
’
nin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da en büyük gücü hakikattir! Bugün savunulması en zor olan ve en
ç
ok saldırıya uğrayan değerden söz ediyoruz. Bugünlerde, safsatanın, yalan haberlerin, provakatif ve manipülatif bilgilerin, dedikodunun, negatif algı inşa etme
ç
alışmalarının, itibarsızlaştırma operasyonlarının, nefret su
ç
larının, şiddet ve hakaret söylemlerinin daha
ç
arpıcı olduğu, daha
ç
ok okunduğu, dijital medyada daha
ç
ok
“
tık” aldığı bir dünya ve medya sistemi inşa edilmek isteniyor. İşte hepimizin; sizlerin ve devletimizin mücadele ettiği nokta tam olarak budur. Bize dayatılmak istenen, doğru olanı, ger
ç
ek olanı sıradanlaştıran, önemsizleştiren, itibarsızlaştı
ran, de
ğersizleştiren ve demode kılmaya
ç
alışan bir saldırıya karşı mücadele ediyoruz. Türkiye
’
nin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın, kü
resel alg
ı ve dezenformasyon merkezlerini rahatsız etmesinin yegâne nedeni de işte bu mücadelenin odağında olmasıdır.”
Fahrettin Altun, basının şerefli mensuplarının da bu mücadelede hakikatin yanında durduğuna inandığını belirterek, “Hiç kuşkusuz hakikati savunmak sadece siyaset
ç
ilerin ya da ülkeyi yönetenlerin değil, aynı zamanda basın sektörünün ve
ç
alışanlarını
n da esas m
ücadele alanı olmak durumundadır. Zira verdiğimiz savaş; sadece kendi ülkemizi korumak i
ç
in de
ğil, bununla birlikte dünyanın hakikate olan inancını tekrar kazanmasını, hakikatin yeniden değerli olmasını sağlamak i
ç
indir. Ancak basınımızda, dışarıdan fonlanan, etkilere ve yönlendirmelere açık; Türkiye
’
nin kalkınmasına, dünya milletlerinin gönlüne girmesine, diplomaside zaferler elde etmesine, adaletsiz dünya sistemine karşı iddialı duruşuna ve Sayın Cumhurbaşkanımızın millet tarafından desteklenmesine karşı manipülatif ve provakatif bilgi üreterek ülkesine karşı
operasyon merkezlerine d
önüşen bir kesim olduğunu üzülerek görüyoruz. Ne yazık ki bu kesimin yeri geldiğinde terör örgütlerinin propaganda aygıtı olarak devreye girdiklerini, ellerindeki medya gücünü bir silah olarak devlete ve millete doğrulttuklarını da müşahade ediyoruz. Bu noktada bağımsız, yerli ve milli bir medya kavramı son derece stratejik önem arz etmektedir. Sadece ülkemiz i
ç
in de
ğil, bölgemiz için, dünyamız için hayati önemi olan bir husustan bahsediyoruz. Medyada marjinal bir şekilde de kendisine yer bulan bu kesimlere bir çağrıda bulunmak istiyorum. Bırakın artık bu coğrafyada, bu topraklarda 5. kol faaliyetleri sürdürmeyi ve gerçek anlamda 4. kuvvet olun. Demokrasi düşmanlığı yapmayın, demokrasimize hizmet edin!” değerlendirmesinde bulundu.
“Basın çalışanlarının yanındayız”
İletişim Başkanlığının Türkiye’de medya mensuplarının, basın çalışanlarının yanında, arkasında olduğunu vurgulayan Altun, “Kendi ülkesini ve milletini önceleyen, ülkesine ve milletine düşmanlık yapmayan ve dışarıdan güdümlü şekilde
ç
alışmayan her bir basın mensubu bizim kendisine hizmet etme vazifesiyle yükümlü olduğumuz bir paydaşımızdır. Biz onların hakikat mücadelesinde yanlarında olmaya ve
“
yaşasın hakikat” demeye devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Basın sektörünün, şartları,
ç
alışma koşulları, karşılaştığı sorunlar bakımından ger
ç
ekten de en zahmetli sektörlerden biri olduğuna işaret eden Altun, “Dahası sektörün dinamik değişimi yeni sorunları da beraberinde getirmektedir. İletişim Başkanlığı, haklarınızın iyileştirilmesi noktasında, tüm kurum ve kuruluşlarla oturduğunuz her masada yanınızda yer alacaktır, bundan en ufak bir kuşkunuz olmasın.
Zira nas
ı
l zor
şartlar altında
ç
alıştığınızı en iyi bizler biliyoruz. Salgın sürecinde milletimizin bilinçlenmesi, daha doğru şekilde bilgilendirilmesi için medya sektörümüz çok ciddi bir emek harcadı. Hakkınız ödenmez. Sizlerin daha verimli, daha etkili olabilmeniz; ülkemizin hakikat savunuculuğuna ve bağımsızlık mücadelesine büyük bir katkı sağlayacaktır. Katılımcı ve demokratik bir süreç i
ç
erisinde
ç
alıştaylarımızı sürdürmek, nitelik ve nicelik açısından bu
ç
alışmaları daha da ileriye taşımak ve sorunlarınızı çözüme kavuşturmak noktasında güçlü bir irademiz olduğunu tekrar hatırlatmak isterim.” diye konuştu.
Altun, Türkiye’de uygulanmakta olan Basın İş Kanunu’nda gazetecilere özel bir önem verildiğini ve gazetecinin hukuki durumunun 4857 sayılı İş Kanunu dışında ayrı bir yasa ile düzenlendiğini dile getirdi.
1952’den bu yanda yürürlükte olan 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun neredeyse ilk haliyle uygulanmaya devam ettiğini ve günümüzün getirdiği sorunlar karşısında yetersiz kaldığını belirten Altun, Bu noktada İletişim Başkanlığımızın basın sektörünün sorunlarını yüce Meclis’imizin, yasama organımızın gündemine taşımak noktasında elinden gelen bütün gayreti ortaya süreceğine şüpheniz olmasın.” dedi.
İletişim ve enformasyon teknolojilerindeki gelişmeyle birlikte gazetecilik alanının ekonomik organizasyonunda ve mesleğin yapısında değişimler ortaya çıktığını belirten Altun, “Bu yaşanan değişimlerle birlikte mesleği yerine getiren gazetecilerin
ç
alışma bi
ç
imleri değişmiştir. Bu
ç
alıştay vasıtasıyla gazetecilik mesleğinde terfi, ücretlendirme, izin, sözleşmenin feshi ve kıdem tazminatı gibi güncel sorunlar tartışılacaktır.
Say
ın Cumhurbaşkanımızı
n liderli
ğinde verdiğimiz güçlü, bağımsız ve haklı Türkiye mücadelesinde basın sektörünün; ülkesinin ve
milleti
nin yanında, hakikat üzere hareket etmesi
ç
ok de
ğerli olacaktır. Sorunlarınız sorunlarımızdır. Burada dile getirilen fikirlerin, görüşlerin hem medya sektörünü hem de çalışanların haklarını ileriye taşıyacağına inanıyorum.” dedi.