04 Temmuz 2024 Perşembe
Erciyes, turizmin amiral gemisi
AHLAKSIZLIĞA DİNİ –PEYGAMBERİMİZİ ALET ETMEK ŞİRKTİR, MÜNAFIKLIKTIR!
Zor Kişilikler ve Zor İlişkiler
KAYSERİ OLAYLARI – GÖÇMEN POLİTİKASI
Türk Toplumunda Meydana Gelen Sosyal Değişimler
Stresle Başa Çıkmanın Yolları: Psikolojik Dayanıklılık Nasıl Geliştirilir?
Kayseri’nin Melikgazi ilçesinde Suriyeli bir göçmenin 5 yaşındaki bir çocuğu taciz ettiği haberi ortalığı karıştırdı. Gözaltına alınan Suriyeli şüpheli tutuklandı. Kayseri’yi Suriye’nin kuzeyinde yaşanan olaylar izledi. 30 Haziran’da yaşanan olayları 1 Temmuz olayları takip etti. Bu süreçte Kayseri Valisi Gökmen Çiçek ve Kayseri İl Emniyet Müdürü Atanur Aydın nezdinde tüm emniyet çalışanları büyük bir özveri ile yaşanan olayları kontrol altına aldılar. Hepsini yürekten kutluyorum…
Göçmen Politikasında izlenilmesi gereken en önemli yollar maalesef ki Türkiye’de izlenilmedi. Mültecilere karşı izlenilen politika onların çok daha rahat hareket etmelerine ve Türkiye kurallarına uyma noktasında rahat davranmalarına sebep oldu. Son günlerde yaşanan taciz olayı Türkiye’de ilk değildi. Devletimiz bir an önce önlem almazsa eğer son olmayacağı aşikardır. Bu yaşanan olaylar sonrasında halkın tepkisi devletimizin de bir an önce harekete geçmesi için öncü olacağı kanaatindeyim.
Avrupa’da nasıl ki Türklere buranın kurallarına uymazsanız, sınır dışı edilirsiniz kanunu geçerli ise, Türkiye’de de bir an önce Türkiye’nin kurallarına uymazsanız sınır dışı edilirsiniz yasası getirilmelidir.
Bu konunun da acilen hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu yöntemle kurallara uymayan mülteciler sınır dışı edilir. Böylelikle sınır dışı edilme korkusu caydırıcı bir uygulama olacaktır. Kurallara uyanlar ise devletimizin belirlediği kurallar (belki üzerinde düzenleme yapması gereken maddeler de dahil) üzerinden devam eder ve Türkiye’de yaşama hakkına sahip olur.
Bir diğer konuda son günlerde yaşanan olaylar, bazı iç düzende karışıklık olmasını isteyenlerinde ekmeğine yağ sürdü açıkçası. Binlerce gencin milliyetçilik duygusu tahrik edilerek, sokaklarda mültecilerin mallarına zarar vermelerine sebep oldu. Bu durumu şiddetle kınıyor. Güzel ülkemde bir daha böyle olayların yaşanmamasını ümit ediyorum. Olaysız daha huzurlu günlerde buluşmak ümidiyle…
Şimdi sadece Abdürrahim Karakoç’un o şiiri var aklımda…
“Karışmamak var ya, kuruya, yaşa,
İndimde şeytana dostluktur, haşa
Vaktinde zalimi tutmazsam taşa
Mazlumun hayâli yakamdan tutar.
Zamanında çok mu kolay inandık? Yoksa çok mu kolay unuttuk yapılan haksızlıkları bilmiyorum. Susturulmak hakkı savunan haklıya yapılan en büyük ceza olsa gerek. Hoş susarak ta sayfalar dolusu kelime sarf ettiğimiz günler çok uzak değildi. Sen karışma aile arası, sen karışma ilişki arası, sen karışma yol arası, sen karışma diye diye bakın artık usanmışlar dergahında, susturulmuş bir toplumun, bozguna uğramış sosyal yapısıyla içten içe sızlanıyoruz. Kurunun yanında aman yaş da yanmasın dedik. Oysa ne kuru kaldı ne da yaş…
Alıştık mı? Alıştırıldık mı? Ne için neye mecbur bırakıldık? Sorgulamadan yaşadığımız her konuda mağlubiyeti kime karşı nasıl kabullendik? Zaruret içinde bir mum gibi eridi mahcubiyet. Komutla yaşamaya alıştık. Çıkarlarımız doğrultusunda gelişti ihtiyaçlarımız ya da taleplerimiz. Sonrası ise bana dokunmasınlar la yaşandı, öylesine geçirilmiş hayatlar…
Yapılan haksızlıkların, kime ve neye karşı olduğunun aslında hiçbir önemi yok. Önemli olan haksızlık karışısın da gösterdiğimiz duruş, bulunduğumuz taraf, sergilediğimiz tavırdır. Bizi biz yapan önemli noktaları görmezden gelemeyiz öyle değil mi? Zalimin karşısında susulan her zulüm insanın kendine yaptığı en büyük ziyandır. Biriktirilmiş duyguların yok pahasına hiçe sayılmasıdır. Tam da burada Şiir gibi insanlar isteriz… Yolumuza ışık, ciğerimize nefes, yaramıza merhem, gücümüze dirayet … Bir şiir isteriz zamana bile ilaç olan…
Yerel seçimlere az bir zaman kaldı. Adaylarda açıklanmaya başladı. Aday açıklamaları bittikten sonra hummalı bir çalışma başlayacak. Adaylar her noktada bir bir boy gösterecek , görücüye çıkacaklar. Seçim süreci ümit ediyorum ki tüm Türkiye için hayırlısı olan olur. Saygı, sevgi ve nezaket çerçevesinde ilerler.
Seçim vaatleri gördüğüm kadarı ile adayları zorluyor. Halkın sorunlarını bilmedikleri için tam olarak ne vadedeceklerini de bilmiyorlar. İlçenin sorunu nedir? Sorusunu yönelttiğimizde önemli bir cevap alamıyoruz. İlçenin sorunu yoksa, o zaman seçimde değişikliğe gidilmesine ne gerek var? Yok sorunlarla dolu ise bu sorunlar nedir ve nasıl çözüm bulacaksınız? Bu sorulara doğru ve içtenlikle cevap verebilecek adaylar belediye başkanı olsun. Bir belediye başkan adayı öncelikle aday olduğu ilçeyi çok iyi tanıması gerekir.
Geçtiğimiz günlerde Ak Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum Üniversite öğrencilerine “ÇORBA” vaadi verdi. İçim sızladı. Seçim vaatleri ihtiyaçlar çerçevesinde ilerler. Demek ki öğrencilerimizin bir kase çorbaya ihtiyacı var.
Bu seçimde partiler bir kenara bırakılmalı bence. Gerçekten feraset ve istikrarla çalışabilecek adayları belediye başkanı olarak seçmemiz gerekecek. Partilerin değil adayların donanımlı olup olmadığına, ilçeyi tanıyıp tanımadığına, samimiyetine bakar ve o doğrultuda kara verirsek daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. İlçeyi tam anlamıyla tanıyan halkın sorunlarını bilen bir aday zaten vaatler noktasında zorluk yaşamaz… Yakında tam anlamı ile start verilecek… Hadi hayırlısı bakalım…
Yerel Yönetimler, ulusal sınırlar içerisindeki değişik büyüklüklerdeki topluluklarda yaşayan insanların, ortak ve yerel nitelikteki gereksinimlerini karşılamak amacıyla kurulan ve hukuk düzeni içerisinde oluşturulmuş olan anayasal kuruluşlardır. Türkiye’de her 5 yılda bir Belediye Başkanlığı seçimi yapılır. Adaylar olur, halk seçime gider ve şehrini kim ve hangi parti yönetsin istiyor ise o paritiye oyunu verir.
Gelin görünki, belediye başkanlığı kolay bir iş değildir. Herşeyden önce vatansever olmak gerekir. Milletini sevmek, bayrağına sahip çıkmak ve halkın menfaati için çok çalışma gerektirir. Bir şehre çok kişi aday olur ama yanlızca bir kişi belediye başkanı olur. Belediye başkanının asıl mesleği de çok önemlidir. Partiler adaylarını seçerken buna dikkat etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bana göre memurlar ve avukatlar belediye başkanlığında başarılı olamıyor. Esnaflar olur. Mimar, mühendis olur ama diğer meslekler bu işi çokta iyi yapamıyor. İçinde illaki işini çok iyi yapan istisnalar vardır. Lakin istinalar kaideyi bozmaz.
Henüz belediye başkan adayları açıklanmadı. Merakla beklenen bir konu. Bizde merakla bekliyoruz. Çünkü yaşadığımız şehri çok seviyoruz. Tüm şehirler için hayırlısı olan kimse o olsun istiyoruz. Çağın en büyük hastalığı olan bana dokunmaya yılan bin yaşasın mantığından çıkıp, doğru karar vermemiz gerekiyor. Umarım partilerde adaylarını seçerken doğru karar verir.
Cahit Sıtkı TARANCI ”nın bir şiiri var sizler paylaşmak isterim.
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Malumunuz yerel seçimlere az bir zaman kaldı. Her hangi bir değişiklik olmaz ise 31 Mart 2024 tarihinde Türkiye geneli yerel seçimler gerçekleşecek. Çember daralıyor.. Eeee hal böyle olunca siyasetin gündemi iyiden iyiye ısınmaya başladı. Mevcut belediye başkanlarını koltuktan ayrılma korkusu sararken, bir yandan da sıra bana geldi mi? Diye farklı hesaplar peşinde olan aday adayları da türemeye başladı. Öncelikle görevini hakkıyla yapan, hak yemeden taş üstüne taş koyan belediye başkanlarımızdan Allah razı olsun… Ama görüyoruz ki tabiri caizde koltuklar açık artırma ile gidiyor. Bakalım bu seçimde kim kimin koltuğuna kaç milyon teklif edecek? Şimdi hep birlikte biraz değerlendirme yapalım ne derseniz?
Biz mesleğimiz gereği Türkiye Geneli her partiden bir çok belediye başkanları ile dönem dönem görüşür ve basın toplantılarında yer alırız. Zaman zamanda ziyaret ederiz. Belediye başkanlarının çok güvendikleri kişilerinde, illaki güvendikleri birileri vardır… Çok şey duyarız…
Yıllarca seçim zamanı gelen kızışmaları, karşı tarafı bertaraf etmek için mücadele edilen meselelere şahit oluruz. Bana göre bir seçim öncesi aday olan belediye başkanı vardır. Bir yeni kazanmış belediye başkanı vardır. Birde koltuğunda geriye yaslanmış belediye başkanı vardır. Çok şey görür duyarız yemin edebiliriz, ama bir çoğunu ispat edemeyiz. Seçim öncesi halkla iç içedir adaylarımız. Gayet sevecen, ilgili mütevazidir. Yüzlerce projeleri vardır. Hayır hangi ara bu kadar projeyi hazırladın kesinleştirdin de vaatler vermeye başladın? İlçenin nüfusunu ezberlemiş gelir gider hesaplarını ona göre yapmıştır. Bu ayrıca bir tartışma konusudur. Yeni Belediye başkanı olmuş bir başkan da ise daha acemelik vardır. Hamlelerinin üst mercilere gitmesinden korkar. Sakin adımlarla ilerler. İşini hakkıyla yapan kul hakkı yemeyen, halkın menfaatini düşünen geldiği günden itibaren gece gündüz çalışan belediye başkanlarını ayrı tutuyorum. Zaten belediye başkanlığı hakkıyla yapıldığında bir maaş için herkesin dayanabileceği bir iş değildir. Bu vatana tam anlamıyla gönül vermek gerekir. Sonuncusu ise sırtını koltuğuna yaslayan Belediye Başkanları… Ah başkan ah gözü kara seni.. Aldın, parsel parsel sattın. Öbür dünyaya baya bir yakacak biriktirdin. Eeee noldu şimdi? Sayılı gün çabuk geçer. Bak bitti beş yıllık koltuk sevdan sona erdi. Her sevda bir gün biter miş öyle değil mi? Şimdi keser döndü, sap döndü. Geldi çattı hesap günü… Sandıkta halk senin hakkını elbette ki verecek…
Bu seçim her şey bir öncekinden çok daha karışık. Herkes hem merkez, hem ilçeler için Belediye Başkanı kim olacak onu sorguluyor? Sorgulanan yerde bir gerçek vardır ki oda memnuniyetsizlik olduğudur. Bir belediye başkanının adaylığı kamuoyunda belirsizliğini koruyorsa o başkan şehrinde iz bırakmamış demektir. 5 yıl gibi uzun bir sürede şehrine iyi bir hizmet vermeyen belediye başkanının, kendisine verilecek yeni bir 5 yıl da iyi bir hizmet sunamayacağı aşikardır.
Seçimler yaklaşıyor. Üzülerek söylüyorum ki, mevcut bazı belediye başkanlarının kirli çamaşırlarını ortaya döküp, biraz da ben sömüreyim mantığı ile ortalığı bir birine katan akbabaları da görmeye başladık. Ne o koltuğa oturandan memnun halk, nede oturmak isteyenden. Ben bu filmi bir kaç kere izlemiştim diyorum… Gerçek milliyetçi ruhu ile gerçekten şehri için çalışan, yetim başı okşayan, düşküne yardım eden, hakkı hukuku sonuna kadar savunan, gönül işine talip olan belediye başkan adayları görmek istiyoruz . Şimdi hangi parti hangi belediyeyi alırım derdinde. Kimse şehrime şu katkılarda bulunacağım hevesinde değil. “Oturduğum koltukta bir beş yıl daha nasıl kalırım?” “Kaç milyon versem onu koltuktan indiririm” düşüncesi ile belediye başkanlığı koltukları açık artırmaya çıktı. YOK MU ARTTIRAN?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.